RÖPORTAJ
“AŞIK OLDUĞUNDA SANA YAŞATTIĞI DUYGUYU ASLA UNUTMAZSIN”
ONU CESUR MANKEN OLARAK TANIDIK YILLAR ÖNCE. PODYUMLARIN GÖZDE MANKENİ GİZEM ÖZDİLLİ, ÜÇ SENE ÖNCE YAZDIĞI YEMEK KİTABI İLE ULUSLARARASI COOKBOOK YARIŞMASINDA CELEBRITY DALINDA BEŞİNCİLİK ÖDÜLÜNÜ KAZANDI. GİZEM ÖZDİLLİ ŞİMDİ DE “AŞKIN LEZZETİ” ADLI YENİ KİTABINI ÇIKARDI. ÖZDİLLİ İLE AŞK’I, İLİŞKİLERİ VE TABİİ Kİ “AŞK”LA YAPILAN YEMEKLERİ KONUŞTUK
Röportaj: Sim Yener
Mankenlikten yemek kitabı yazarlığına. Mutfağa ilgin var mıydı eskiden beri?
Rahmetli dedem Mehmet Özdilli Türkiye’ye ilk döner makinasını kurduran kişidir. Ankara’da 50’ye yakın lokantası olan bir kişiydi. Dedem iyi bir lokantacıydı. Ben de o ortamda büyüdüm. Sanıyorum genetik hafızada o günlerden hep bir şeyler var. Hatırlıyorum, babam ben altı yaşındayken patlıcanlar jülyen kesilir derdi. O bilgiyle ister istemez doluyorsun.
Nasıl bir çocukluk geçirdin? Yemekle evdekilerin arası nasıldı?
Çok yaramaz bir çocuktum. Başı dertten kurtulmayan hep damdan, bacadan atlayan yara bere içinde hiperaktif bir çocuktum. O kadar lokantamız olmasına rağmen evde herkes yemek yapardı, dışarda yemek yemezdik. Annemin Azeri kökenli, dedem de profesyonel mutfakçı. Bu sayede evde değişik lezzetleri tadarak büyüdüm. Babam ve dedem de yemek yapardı. Ben erkekleri de öyle zannediyordum çocukken. Büyünce gördüm ki erkekler hiç bizim evdeki gibi değil. Ayaklarını uzatıp hizmet bekliyorlar.
Podyuma geçiş nasıl oldu? Aile podyuma nasıl yaklaştı?
Çok kızdılar. Hele ki muhafazakar bir aile yapınız varsa epey tepki çekiyorsunuz. Anne tarafım daha da muhafazakar ve bir anda mayo ile iç çamaşırları ile gazetelerde görünce çok kızdı. Ama ben mülayim görünüp ,sakinliğimi koruyup bildiğini okuyan bir tip olduğum için laf dinlemedim devam ettim mecburen kabul ettiler.
“KİTABI ÇIKARDIM, PARTNERİM DE BENİ TERK ETTİ.”
Nasıl gelişti yemek kitabı yazma fikri?
O tamamen tesadüf oldu. Benim kitap yazmak gibi bir niyetim yoktu. Çalışmamı istemeyen bir partnerim vardı o zamanlarda ben de kendimi mutfağa vurdum. Sosyal medyada evde yaptığım yemeklerin, tatlıların fotoğrafını paylaşıyordum. Blog’lara düşmeye başladı. Bir yayınevinden teklif geldi, toplayalım hepsini kitap yapalım dediler. Kitabı çıkardım partnerim de beni terk etti.
İşle aşk birlikte gitmiyor galiba… Tepkiler nasıldı ilk kitaba? Ödül de almışsın…
İlk kitabım “Gizem’in Mutfak Aşkı” beklemediğim bir teveccüh gördü. Çok satanlar listesine girdi. 5-6 tane iyi okullardan üniversitelerden ödüller aldı. En önemlisi de uluslararası yemek Oscar’ları ödülü sayılan Cookbook’ta celebrity dalında dünyanın en iyi beşinci yemek kitabı ödülüne layık görüldü. Louvre Müzesi’nde ödül töreni yapıldı. Çok bilindik şeflerin yanında ödül aldım. Ben de dehşete kapıldım.
“HATTA O DÖNEMDE TÜRKİYE AŞÇILAR FEDERASYONU’NA ONAY ALMAK İÇİN KİTABIMI YOLLADIM. DEDİLER Kİ BİR TABAĞA YENMEYEN ŞEY ASLA KONMAZ. SEN BURAYA KOZALAK KOYMUŞSUN. DEDİM Kİ BEN HATALARIMLA BENİM. BEN AŞÇI DEĞİLİM.”
Bu kadar yemek kitabı varken senin kitabın başarısının sırrı ne sence? Tepkiler nasıldı?
Benden beklenmeyen bir şeydi herhalde. Kendi yazmamıştır dediler. Üç sene süresince çok röportaj yaptım. Özellikle yemekleri yaparken çekilen röportajlarla ikna oldular. Aşçılara danışıyorum, bilmediğimi öğrenmeye çalışıyorum. Hırsımı da biliyorlar. Kitabımı bu sürede kabullendiler. Ben samimi davrandım. Evde nasıl yapıyorsam koydum kitaba. Hatta o dönemde Türkiye Aşçılar Federasyonu’na onay almak için kitabımı yolladım. Dediler ki bir tabağa yenmeyen şey asla konmaz. Sen buraya kozalak koymuşsun. Dedim ki ben hatalarımla benim. Ben aşçı değilim. İkinci kitapta daha az hata yapmak işin doğrusunu öğrenmek için Mutfak Sanatları Akademisi’ndeki Dünya Mutfağı eğitimine gittim. Herkes tatildeyken yazın soğan sarımsak kokuları ile mutfaktaydım. Eksik bilgilerimi tamamladım. Herkesin kendine göre doğruları olduğunu öğrendim. Her kadın kendi mutfağının aşçısı olduğunu öğrendim. Sadece profesyonel anlamda soslar püf noktaları yeni tarifler öğrendim.
“Aşkın Lezzeti” ikinci kitabın. Farkı ne ilk kitaptan?
Gene basit, vakitten kazandıran tarifler ve bitki bilimci uzman aktar Bülent Ertunç ile birlikte hazırladığımız reçeteleri paylaştım. Sağlık, güzellik, bakım, zayıflamaya yönelik reçeteler ve yenilebilir ve uygulanabilir maskeler hazırladık. Yemek tariflerinde ise baharatları dikkate aldık. Kilo verdiren, metabolizmayı hızlandıran, bağışıklık sistemini güçlendiren baharatları kullandık. Hepimizin evinde olan baharatlardan aromatik daha lezzetli yemekler yaptık. Ayrıca her bir kitabın satışından elde edilecek gelirin 1 TL’sini Parıltı Derneği’ne bağışlanacak ve görme engelli kardeşlerimizin eğitim ve ihtiyaçlarında kullanılacak..
“20 DAKİKADA MAKYAJINI SİL, YEMEK HAZIR DEMEK İSTEDİK ASLINDA.”
Kitap kimlere yönelik?
Plaza kadınlarına yönelik. Saat 7’ye, 8’e kadar çalışıp beyaz gömleği çıkarıp, 3 saat kaburga yapamayacağını düşünen kadına, sosunu hazırla fırına at, 20 dakikada makyajını sil, yemek hazır demek istedik aslında.
Senin ev sevdiğin tarif hangisi? Yemekten keyif aldığın yemekler hangileri?
En sevdiğim tarif olamaz. Hepsi severek yaptığım tarifler. En sevdiğim yemek ise et yemekleri galiba. Yıllarca et yemedim. Kokan eti sevmiyorum, koyunun ağır kokusunu sevmiyordum. Birkaç tane kötü tecrübe oldu galiba 10 sene et yemedim. Bu süreçte D vitamini eksikliğinden adımı bile unutmaya başlamıştım. Kendi hazırladığım soslarla etin ağır kokusunu gidererek yaptığım et yemeklerini şimdi zevkle yiyorum. Sosların çoğu uydurma zaten. Tencere tava sizin tuvaliniz, sebzeniz etiniz baharatınız sizin renkleriniz artık ne çıkarırsan. O yemek de sizin eseriniz.
Çocuk beslenmesi üzerine bir projemiz var…
Onu bir beslenme uzmanı ve pedagogla yapmayı düşünüyorum. Tabletle yaşıyor çocuklar, ne yediklerinin farkında bile değiller. Daha sağlıklı daha natürel beslensinler diye iştah açıcı bir proje düşünüyoruz.
Yemeği bu kadar severken hala nasıl bu kadar zayıf kalıyorsun?
Dikkat ediyorum. Kitabımda da metabolizmayı hızlandıran tarifler var; sumak, taze zencefil gibi ürünleri kullanıyorum. Herkesin dilinde yeşil çay var halbuki 1 bardak mate çayı 5 bardak yeşil çaya bedel. Günde 2 bardak mate çayı 10 bardak yeşil çaya bedel. Çok araştırıyorum, öğrenmeye açım. Öğrendiklerime kendim ikna olup uyguladıktan sonra bilgiyi paylaşıyorum.
“LAZIMLA OLMUYOR İÇERDEN GELEN BİR DÜRTÜ OLMASI LAZIM.”
Bir zamanlar müzikle de ilgilenmişsin?
O tamamen girişimci ruhumun kazığı. Her zaman aklınız başınızda olmuyor. Bazen itiyor kakıyorlar şunu yapman lazım diyorlar. Lazımla olmuyor içerden gelen bir dürtü olması lazım. Lazımla olan olmadı, derleyip toparlayıp kaldırdık benlik bir iş değilmiş.
Televizyon projesi var mı?
Sağlık güzellik ilgili bir program yapacağım. Bir de tv8’de de bir proje var. Ama en çok istediğim yemek programı. Bir aktarla bitki bilimci ile yapmak istiyorum. Sağlıklı pratik yemekler, yararlı bilgiler olsun hem de ünlüler gelsin sohbet edelim istiyorum.
Yeni mankenleri nasıl buluyorsun?
İnanın bilmiyorum, yeni bir dünyadayım artık. İyice koptum o dünyadan. Görüyorum çok güzel kızlar var.
Senin zamanınla mukayese etsen?
Etmedim. Hiç o gözle bakmıyorum. Sekiz sene oldu ben bırakalı, iyice koptum.
Talep geldi mi bu süreçte mankenliğe?
Tabii geldi. Ama bitti mi, bitti benim için.
“AŞK, TUTKU VE UNUTULMAYAN LEZZET”
Sence aşkın tarifi nedir?
Bence aşk, tutku ve unutulmayan lezzet. Aşık olduğun, aşk yaşadığın kişinin belki yüzünü, elini çok teferruatlı unutursun ama sana yaşattığı duyguyu asla unutmazsın.
Kaç kere aşık oldun?
İki kere. İşte kişiyi olayı unutabiliyorsun ama acı ya da tatlı yaşadığın duyguları unutmuyorsun. O yüzden kitabın adı “Aşkın Lezzeti” oldu. Tatları unutmayalım. Dostlar sofrasında yenen şık bir yemeği unutmazsın, o ambiyansı ve lezzeti unutmazsın. Nasıl aşkı kıvırdım değil mi?(gülüyor)
Gizem Özdilli kendini nasıl tarif eder? Nasıl bir kadındır?
Duygusal bir kadındır. Hırslı gözükebilirim inatçı görünebilirim ama bir o kadar da kırılgan. Yengeç burcuyum.
Aile burcudur aslında yok mu aile çocuk özlemi?
Olmaz olur mu ama olmuyor işte. Ben de kendimi işe vuruyorum.
Gerçi tren henüz kaçmadı ama..
Kaçtı kaçacak uzatmalardayım.(gülüyor)
Var mı şu anda hayatında aşk?
Kalbimde var tabii. Ama birlikte olduğum kişi ile bir sorunum var. Ben aşk işlerini fazla yürütebilen biri değilim.
“BENİM SEÇTİĞİM ADAMLAR EVDEKİ GİBİ KALSIN İSTİYORLAR”
Nedir sorun, neden yürümüyor ilişkilerin?
Evde çok ev kadınıyım, dışarı çıkınca iş kadını oluyorum. O dengeyi sağlayamıyorum. Çalışan kadına tepkililer hala, benim seçtiğim adamlar evdeki gibi kalsın istiyorlar.
Ne arıyorsun ilişkilerinde?
Beni anlasın istiyorum. Anlayış istiyorum. Mesleğimi anlasın istiyorum.
Şimdi daha anlayış olabilecek meslektesin mankenliğe göre gene mi sorun oluyor?
Evet mesela geçen gün televizyon programı çekimindeydim. Gece 2’de bitti, eve gelmem saat 4 oldu. Bu sorun oldu. Bir davet ve açılış oluyor biriyle sarmaş dolaş resmin çekiliyor; halbuki o senin 20 yıllık arkadaşın, erkek arkadaşın bunu anlamıyor. Ekstra bir kıskançlık oluyor. Benim ilişkilerim kıskaçlıktan bitiyor.
Sen kıskanç mısın?
Bilakis ben bana nasıl davranılmasını istiyorsam öğle davranırım. Aramam sormam, bana ne kadar bilgi verirse yetinirim telefonu karıştırmam. İçim içimi yese de yapmam. Ama aynı anlayışı göremiyorum.
İyi misafir ağırlar mısın?
Çok severim çok şık bir sofrada misafir ağırlamayı. Ama çok uğraşırım; eti mesela 3 gün marine etmem gerekir. Bu aralar çok yoğunum o yüzden yapamıyorum.
“En büyük hayalim bir restoran açmak”
Kendimi bu konuda iyice yetiştirdikten sonra. Sonuçta mankenlikten geldiğim için 1-0 yenik başladım. Mankenler okumaz kafası çalışmaz olarak bilinir. Var olanın üzerine fiziğimin ve mankenliğimin avantajını kullanıyorum.
40 yaş bir kadın için önemli bir yaş. Geriye baktığında pişmanlıkların var mı?
Hiçbir şey için pişmanlığım yok. Hepsini iyi ki yapmışım. Acı da iyidir, acıyı da severim. Yemekte de acı ile tatlıyı da karıştırırım. Pekmezle acı pul biberi karıştırırım. Önce acı gelsin sonra genzini yaksın.
Nasıl geçiniyorsun?
Mankenlikten gelen dönemdeki birikimlerle bugün rahat yaşıyorum. Kazandığımı çok savurmadım.
Oyunculuk? Bundan sonrası için…
Ben sevmediğim işi yapamıyorum. Oyunculuk bana göre değil. İdealim çok para kazanmak değil. Yemek programı yapmak istiyorum. Önce başarı, takdir, sonra zaten para gelecektir.
Bir önceki yazımız olan KLASİKLERE HEP İLGİ OLACAK başlıklı makalemizde Antika Otomobil Federasyonu, Klakson Rent A Classic ve Klasik otomobil hakkında bilgiler verilmektedir.