RÖPORTAJ

GENCO ERKAL:SAHNEDE ÖLMEK İSTİYORUM

Yazar  | 

BİR TİYATRO SEVDALISI, BİR TİYATRO EMEKÇİSİ, GERÇEK BİR SANATÇI GENCO ERKAL. SAHNEDE TEK KİŞİLİK OYUNDA DEVLEŞEN, TİYATRO SEVERLERİ KENDİSİNE BİR KEZ DAHA HAYRAN BIRAKAN TİYATRONUN DUAYEN OYUNCUSU GENCO ERKAL’LE GÖKTÜRK’DE ‘’BİR DELİNİN HATIRA DEFTERİ ‘’OYUNUNU SAHNELEMEDEN ÖNCE BULUŞTUK. 50 YILDIR SAHNELEDİĞİ OYUNU SAHNEYE İLK KEZ ÇIKIYORMUŞÇASINA HEYECANINI, TİYATROYA TUTKUSUNU, ARTIK AİLEDEN OLDUK DEDİĞİ NAZIM HİKMET’İ ANLATIRKEN Kİ ÇOŞKUSUNU  BİR KEZ DAHA SAYGIYLA TAKDİR ETTİK. 77 YAŞINDA AMA ‘’SAHNEDE ÖLMEK İSTİYORUM ‘’DİYECEK KADAR TİYATRO SEVDALISI ERKAL’I SAHNEDE SEYRETMENİN  KEYFİ İNANILMAZ.

 Röportaj : genco erkal intownSim Yener

“Bir Delinin Hatıra Defteri”  Türkiye’de oynanan ilk tek kişilik oyun  50’nci yılını kutluyor. Dünyada örneği var mı bunun? Bu oyunda Gogol bize ne anlatıyor?

Sanıyorum aynı oyuncu olarak yok. Gogol burada bir yoksulluk ve yalnızlık senfonisi; Çarlık Rusyası’nın en alt kademesinde çok yoksul, çok yalnız bir memurun öyküsünü anlatıyor. Dünyanın çarpık düzeni o haksızlıklarla geçen ezilen bir insan olarak  bu dünyaya tahammül edemeyip kendi kurduğu hayali bir dünyaya kaçıyor.

Genco Erkal ne hissediyor bu oyunu oynarken?

Çok özleşleştiğim yerler var.

Dostlar Tiyatrosu da 46 senesini geride bıraktı. Tiyatroyu kurarken neler vardı aklınızda? Bugün karşı taraftan bakmak gerekirse görünen tablo sizi mutlu ediyor mu?

 

Kurarken Adana bölgesinde taşrada olsun istiyordum. Ama baktım ki gerçekçi bir istek değil. Gene İstanbul’u tercih ettik. Ama 46 yıl boyunca devamlı Anadolu’yu gezdik orayı da tiyatrosuz bırakmadık. Zannediyorum bu kadar yıl bir hele politik bir tiyatroyu ayakta tutmak mucizedir. 3 tane askeri darbe yaşadık, çok baskıcı dönemler yaşadık. Onlara rağmen, engellemelere rağmen seyircisini kaybetmeden arttırabilmek ,ayakta kalabilmek doğru bildiğim yolda taviz vermeden ayakta durabildiğim için kendimi şanslı sayıyorum.

Tiyatronun bir duraklama döneminde olduğunu görüyorum. Yenilenmeye ihtiyacı var

 

Devlet desteği almadan nasıl ayakta kalabildiniz?

Son üç yıl evveline kadar alıyorduk. Kendi yağımızla kavruluyoruz. Zaten bir tiyatroyu ayakta tutan seyircisidir ve seyircinin genç olması. Eğer gençleri çekemiyorsanız fosilleşiyorsunuz ,yalnızlaşıyorsunuz. Şu anda seyircimizin yarıdan fazlasının genç olması çok ümit veren bir olay.

 

Gençlik derken yeni gençliği nasıl buluyorsunuz, sizin zamanınıza göre nasıllar?

Yeni gençliği çok küçümsedik, çok eleştirdik. Bunlar hiç bir şey düşünmüyorlar duyarsız diye ama Gezide gördük ki onlarda gizil bir güç varmış, ortaya çıkardılar. Memlekete, sorunlara sahip çıkmalarıyla.


Türkiye’deki bugünün tiyatrosunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir duraklama döneminde olduğunu görüyorum. Yenilenmeye ihtiyacı var. Gerçi küçük küçük tiyatrolarla başladı.

Devlet ve belediye destekli kurumların dışında küçük tiyatro ekiplerinin adlarını sık sık duymaya başladık. Bu alanda oldukça başarılı işlere imza atıyorlar. Bu genç tiyatroların katkısını nasıl buluyorsunuz?

60-100 kişilik apartman dairelerinde yeni yeni birşeyler oluşmaya başladı. O çok güzel taze kan getirdi. Beğendiklerim var ama isim saymayacağım. Ama işin henüz başındalar çünkü tiyatro kitlesel bir olaydır 300-500 kişilik salonlara yaşanması lazım. Küçük toplulukların kendilerini kanıtlayıp daha büyük seyircilere ulaşmasını umuyorum.

Gelecek gördüğünüz isimler var mı?

İsim söylemek istemiyorum başkalarına haksızlık yapmak istemiyorum.

Canlı iletişimde semeresini alkışlarla kahkahalarla alıyorsunuz bu da oyuncuyu uçuruyor, adrenalin yüklüyor

 

Günümüzde tiyatro ne kadar özgür? Tam anlamıyla bir özgürlükten bahsetmemiz için neler yapılmalı?

 

Basın ne kadar özgürse o kadar özgür. Mücadele gerekiyor.

 

Tiyatro için sahne tozunu yutan birinin bir daha vaz geçemeyeceği söylenir. O sahneyi büyülü yapan nedir? Seyirci etkileşimi size neler hissettiriyor?

Bence bambaşka bir dünyada yaşıyorsunuz. Seyircinin tepkisini anında alabiliyorsunuz. Ne sinemada ne televizyonda bu yok. Canlı iletişimde semeresini alkışlarla kahkahalarla alıyorsunuz bu da oyuncuyu uçuruyor, adrenalin yüklüyor. Bazen seyircide duvarla karşılaşırsınız. O zaman mücadele başlıyor. 15-20 dakika ulaşmaya çalışırsınız, delmeye çalışırsınız, bazen de delemezsiniz nadir de olsa. Bazı seyirci de, açılır açılmaz sizi kucaklar işte o an uçarsınız.

Alaylı ve okullu olma kavramlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bizim zamanımızda eşitti alaylı ve okullu olmak. Okul da çok azdı. Şimdi çok okul var. Yeni biri geldiği zaman hangi okuldansın diye soruyoruz. 3-4 sene eğitim almış biri işi kolaylaştırıyor.

 

Benim dizilerde kaybedecek vaktim yok.

 Televizyon dizilerindeki özellikle oyuncu olmayanları nasıl buluyorsunuz?

Orada çok çok yetenekli insanlar var. Bazılarını çok beğeniyorum keşke tiyatroda sahneye çıksa kendini orada gösterse diyorum. Mankenlikten gelen bir genç kızımıza ya da yakışıklı bir delikanlıya eskiden daha kötü gözle bakıyorduk nereden çıktı bunlar diye . Şimdi onlar da emek veriyorlar kendilerini geliştiriyorlar, kendilerini kanıtlıyorlar.

Dizilerde oynamıyorsunuz, dizi oyunculuğu hakkında  neler düşünüyorsunuz?

Onlara hiç yaklaşmıyorum. Çok vakit alıyor. Geçen hafta 4 ayrı şehirde 4 ayrı oyun peşpeşe oynamışım. Sezonda o kadar çok koşuşturma içindeyiz ki. Yazın da açık hava tiyatrolarda oynuyoruz. Benim o dizilerde kaybedecek vaktim yok.

Nazım’ı oynadığım oyunlar, Brecht ve özellikle Galilo’nun hayatı , Sokrates ve Gogol benim için çok özel.

 

Tüm oyuncuların aynı sahneyi paylaşmak isteyeceği ender isimlerden birisiniz. Siz kiminle ya da kimlerle aynı sahnede olmak isterdiniz?

Çoğunuyla oynadım.

Hangi oyun, rol sizin için unutulmazdı?

Nazım’ı oynadığım oyunlar, Brecht ve özellikle Galilo’nun hayatı , Sokrates ve Gogol benim için çok özel.

GENCO ERKAL NASIL BİR AİLEDE BÜYÜDÜ?

Babam deniz subayıydı, annem de tasarımcı terziydi . O dönemin ünlü terzisiydi. ’’Eskiden sana Nebahat’in oğlu diyorlardı. Şimdi  bana Genco’nun annesi diyorlar. Sen beni geçtin ‘’ derdi. Türkiye’de ehliyet alan 5.ci kadın. İngiltere Kraliyet Akademisinde okumuş her yıl Paris’e etkinlikliklere giderdi, 3 lisan bilir. Bana da çok iyi eğitim verdi ailem.

Aileniz tiyatro okumanıza pek sıcak yaklaşmamış.

Başlangıçta evet…

Bu durum psikoloji eğitiminin kapılarını açmış. İki farklı alan gibi görünse de iletişim ve insan iki alanda da baş köşede. Bu eğitimin size nasıl bir faydası oldu?

Çok oldu. Psikoloji de insanı tanıma bilimi. Bizim de işimiz insanı tanıyıp seyirciye tanıtmak.  Özellikle ‘Bir Delinin Hatıra Defterinde ‘ o doğrudan psikolojinin sınırları ve kapsamı içinde bir rol.

 

Önümüzdeki dönem hangi oyunlarda sizi izleyebileceğiz? Tiyatro ve sinemaya dair yeni projeler gündeminizde mi?

Bir sürü proje tezgahta  var ama hangisi daha öne çıkacak bilmiyorum.

 

Yurt dışında ilgi nasıl?

Eskiden daha fazla giderdik. Son olarak Hamburg ,Amsterdam, Kıbrıs, Amerika’ya gittik. Türklere oynuyoruz ,vatan özlemi içindeler Nazım’ın hayatı çok ilgilendiriyor; ‘’Memleketim Memleketim ‘’dedikçe hemen ağlıyorlar. Boynumuza sarılıyorlar.

 

Mücadeleci bir yapınız var. Yaptığınız açıklamalarda da hep dik bir duruş sergiliyorsunuz. Genco Erkal’ı biz hep güçlü gördük, bu haliyle tanıyoruz. Bazen yorulduğunuzu hissediyor musunuz? Umutsuzluğa kapıldığınız oluyor mu?

(Gülüyor)Olmaz mı ,ama belli etmemeye çalışıyorum o tarafımı kendime saklamaya çalışıyorum. Kamuoyuna karşı hep dik durmaya çalışıyorum. Zaten tiyatronun temel amaçlarından biri de budur. Halkı aydınlatmak olduğu kadar onlara moral vermek güç vermektir.

Genco Erkal’ın bilinmeyenleri nelerdir? Nasıl yaşar?

Çok sıradan bir yaşam biçimi. Patırtı gürültü olamadan bir yaşam.

Dizi de yapmadınız, maddi imkanları yetersizdir tiyatrocuların ,nasıl hayır diyebildiniz?

Çok sadedir benim yaşamım, lüksüm yok, ev alayım ,yazlık alayım tutkum yok. Kendi kendime mutluyum. Zenginliğimi işimden alıyorum. Son derece mütevazi yaşıyorum.

Nasıl geçiyor gününüz tiyatro dışında?

Sanatın her alanında, müzik ,resim, okumak, edebiyat, kendimi sahne için doldurma halindeyim. Bütün amaç sahneye yönelik. Onun dışında yaşamıyorum. Asıl yaşam sahnedeki. Yaz kış yüzüyorum.

Nerede yaşıyorsunuz?

Nişantaşı’ndayım. Oralara alıştık. Taksimde doğmuşum.

Göktürk’ü nasıl buldunuz?

Göktürk’e ikincici gelişim. Bu kez daha da şaşırdım. Başka bir ülke ,Avrupa Birliği ülkesi olmuş.

Son olarak size Nazım Hikmet desek, bize neler söylersiniz? 

İdol’um ;ilk onun şiirlerini söylediğimde sahnede babam yaşındaydı, sonra kardeş olduk. Şimdi benim küçüğüm oldu. 77 yaşındayım. Biz artık ailedeniz, et ve tırnak gibiyiz. Onun gibi düşünüyorum onun  yazdıklarını ben yazdım sanıyorum. Ona inanıyorum özdeşleştirdim kendimi.

Maşallah 77 yaşına göre hala tek kişilik oyunlarda müthiş bir   performans sergiliyorsunuz… Sizin döneminizdeki çoğu tiyatro yapmıyor artık. Sizin sırrınız ne?

Tiyatro aşkı. Ben sahnede ölmek istiyorum.

 

Bir önceki yazımız olan H A S T A S I Y I Z! AYHAN SİCİMOĞLU başlıklı makalemizde ayhan sicimoğlu ve ayhan sicimoğlu intown röportaj hakkında bilgiler verilmektedir.