KEŞİF
Uyuyan devi uyandırmaya geldik!
YASEMİN KOKULU PARKE TAŞLARINDA DOLAŞIRKEN BİR ANLIĞINA ZAMAN DURUYOR VE FARK EDİYORSUNUZ:
METROPOL HAYATININ TÜM KARMAŞASINI GERİDE BIRAKMIŞSINIZ. EVET, HAYATTASINIZ. EVET, KAŞ’TASINIZ
Hiç acelesi yoktur Kaş’ın. Çalar saatlerin sinir bozucu sesi çok uzaktadır. Bir yere yetişme kaygısı olmadan, olabildiğince dingin akar hayat burada. Akşamdan kalanlar dahi sabahın ilk ışıklarıyla mavinin çağrısına kayıtsız kalamaz. Deniz çağırır, siz gidersiniz. Dalış sporunun dünyaca ünlü merkezlerinden birinde olduğunuz düşünüldüğünde, iyi de yaparsınız bu çağrıya kulak vermekle. Kaş’a ilk gidişinizse eğer şu sözü duymadan dönmezsiniz: “Seneye görüşürüz”. Oralılar için bu olağandır. Çünkü bilirler, Kaş’a bir kez adım atan, söz vermişçesine bir daha gelir. Üstelik bu tıpış tıpış gelişte havasının da, suyunun da, insanın da payı vardır.
Buradasınız. Çünkü…
Ulaşımın direkt olmamasından ötürü Kaş, bozguna uğrayan tatil beldeleri arasına girmemiş şanslı yerlerden. Merkezde denize girmek isteyenler için Küçük Çakıl ve Büyük Çakıl’ın plajları sonuna kadar açık. Gündüz “beach”e dönüşen restoranların iskelelerinden denize girebilir ya da dilerseniz sahilden kendinizi Kaş’ın buz gibi mavisine bırakabilirsiniz. Ağustos-Eylül aylarında nispeten ısınan ancak yine de soğuk kaynaklarla beslenen deniz suyu, serinlemek isteyenler için ideal. Limandaki teknelerle kısa bir sürede ulaşacağınız Limanağzı, deyim yerindeyse “limonata” kıvamındaki deniziyle aklınızı başınızdan alıyor. Teknedeyseniz eğer, yazının başlığında geçen ‘uyuyan devi’ en iyi görebileceğiniz yerdesiniz demektir, denizin tam ortasında! Buradaki plajların en çok tercih edileni, Bilal’in Yeri. Erken gidenler manzarası muhteşem şezlonglara kuruluyor burada. “Köşk” denilen üzeri kapalı alanlar, güneşten sakınmak isteyenler için rezerve ediliyor. Mekanın spesiyali, avcı böreği. Ev yemekleri ise kesinlikle denemeye değer! Kaş’ın biraz dışında yer alan ve 187 basamak sonrası kendinizi kartpostallardaki turkuaz sularda bulacağınız Kaputaş Plajı, Kaş’ın olmazsa olmazı. Buradaki adet, henüz aşağı inmeden yukarıda manzarayı arkanıza alarak fotoğraf çekmek. Kaputaş Plajı’na geldiğinizi yol boyu park eden araçları gördüğünüzde anlıyorsunuz.
Kaş’ın çevresini keşfe çıkmak isteyenler için pek çok seçenek mevcut. Bunlar arasında en çok tercih edileni Kekova, Adalar, Patara ve Saklıkent Kanyon turu. Merkezdeki ara sokaklarda konumlanan tur şirketleri, aynı zamanda Yunan Adaları’na da tur düzenliyor. Vizeniz varsa Meis’e gidip, bir de karşı kıyıdan Kaş’ı izlemelisiniz. Aktivite tutkunları için Saklıkent Kanyonu turu biçilmiş kaftan. Yaklaşık dört saat süren bu eğlenceli tur boyunca buz gibi sulardan geçip, kayalardan tırmanarak, çamurlara bulanabilirsiniz. Dalış, yamaç paraşütü ve trekking yapmak isteyenler için doğru adres, yine merkezdeki acenteler oluyor. Caretta caretta’ların yumurta bıraktıkları sahiller arasında olduğu için koruma altında olan Patara Plajı, The Guardian’ın en iyilerinden biri… Rüzgarı bol, kumu ince, denizi sığ Patara’nın 12 kilometrelik kumsalını mutlaka keşfedin. Tüm gün eşsiz güzellikteki koylarda keyif yapıp, batıkları teknelerin altındaki camlı bölmelerden izleyebileceğiniz Kekova turunun “mutlu sonu”, Simena Köyü. Köyün manzarası sizi büyülerken, ev yapımı dondurmaları ikinci kez gelme nedeniniz oluyor.
Gün bitti, akşam oldu, gece uzun
O halde bu tipik Akdenizlinin bir de tadına bakmak lazım! Kaş’ın birbirinden şık restoranları, sokak arası sürprizli şirin kafeleri umduğunuzdan fazlasını bulmanız için ellerinden geleni yapıyor. Uzun Çarşı’ya girmeyip devam edin ve kendinizi ilk soldaki Toby’s Restaurant leziz ellerine teslim edin. Burada yediğiniz deniz börülcesini başka yerde bulmanıza imkan yok! Mekanın; domates çorbası, balık saç kavurması, şnitzel, köfte ve özel fırınında yapılan pizzaları vazgeçilmez. Denk gelirseniz limonlu parfesini mutlaka denemelisiniz.
Tercihiniz meyhaneden yanaysa sizi daha zor bir seçim bekliyor. Uzun Çarşı’nın devamında konumlanan meyhanelerin her biri meze mönüsü yönünden birbiriyle yarışıyor. Ancak bunlar arasında biri var ki, biz söylemesek dahi davetkar atmosferiyle tercih sebebiniz oluyor. Nereid Meyhanesi’ne oturduğunuz anda –tecrübeyle sabit- içinizde mönüde ne var ne yok yemek isteği doğuyor. Hal böyleyken sizi uzun bir akşam yemeğinin beklediğini söylemek sanırız yanlış olmaz. Küçük Çakıl’da yemek yemek isteyenler içinse en iyi adres Nur A la Carte Restraurant. Dünya mutfağının en nadide parçaları, buradaki açık mutfakta ünlü şefler tarafından servis ediliyor. Deniz manzarası eşliğinde ‘Şefin karidesi’ gibi ödüllü yemekleri tatmak isterseniz mutlaka önceden rezervasyon yaptırmalısınız.
Geceyi sabaha bağlamak isteyenler, bu bölüm sizin için… Deja Vu Bar’ın deniz manzarasına karşı ‘birer drink almak’ ve Kaş’ın buluşma noktası, eskimeyen melodileriyle Mavi Bar, klasikler arasında… Kaş’ın akustiği muhteşem canlı müzik mekanı Echo Bar, sezon boyunca ağırladığı isimler ile uğrak noktası. Gizli bahçe Hideaway ise merkezden kısa süreliğine uzaklaşmak isteyenleri ağaçlarla çevrili bahçesinde ağırlıyor. Sıkı bir Blues dinleyicisiyseniz buradan ayrılmak istemeyeceksiniz. Mekanın spesiyal karışımı ‘kova’yı mutlaka denemelisiniz.
Sayılı gün çabuk geçer derler ama Kaş’ı sevenler için bu söz hüzünle eş anlamlıdır. Begonvillerle çevrili, yasemin kokulu sokaklardan ayrılırken duyduğunuz his, çok sevdiğiniz bir dostunuzu geride bırakmaya benzer. Belki de uyuyan devi… Bu romantik anlatıma ek olarak şunu da söylemek isteriz; ‘‘Adı üzerindedir, Kaş’ta aşk başkadır!’’
Bir önceki yazımız olan HEM ORMAN HEM MÜZE: ATATÜRK ARBORETUMU başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.